Su Yoksa İş de Yok!

İnsanın ilk hali olan ceninde su oranı %85 iken, yeni doğan bir bebekte bu oran %75 ve yetişkin bir insanda ise %60’tır. Tüm canlılar için temel besin maddesi sudur.

Dünyamızın dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, bunun yalnız % 3’ü kullanma suyu olarak değerlendirilebiliyor. Oran bu denli az iken, ne yazık ki, dünyamızın yakın gelecekte en büyük sorunu “kuraklık” olacaktır.  Bu nedenle hepimizin “ben bu konuda ne yapabilirim?” diye düşünmesi gerekmektedir.

Her ne kadar Türkiye’mizin üç yanı denizlerle çevrili ve her bir yerinde dereler, nehirler ve su kaynakları olsa da;  kullanılabilir su miktarı bakımından fakir bir ülkedir. Yurdumuzun da bir gün susuz kalabileceğini hiç düşündük mü? Belki de içtiğimiz suyun servet olduğunun farkında bile değiliz. Türkiye’nin kurak bir çöle dönüşmesini engellemenin en önemli yolu;  kaynaklarımıza sahip çıkıp suyumuzu doğru kullanmaktır. Kuraklığın nasıl bir şey olduğunu anlamak için dünyanın dışına çıkmamıza gerek yok; Afrika’daki kuraklığı ve bu kuraklığın doğurduğu sonuçları düşünelim yeter.


O halde öncelikle kuraklığın kısaca tanımını yapalım:

İklim, sanıldığının aksine, sabit değil, değişkendir; Yer küre’ nin yaklaşık 4,5 milyar yıllık tarihi boyunca hep değişmiştir. Bu yüzden bir bölge belli bir dönemde çok sıcak iken başka bir dönemde daha ılık hâle gelmiştir. Aynı şekilde, yağışlı bir bölge zamanla kuraklaşmış, kurak bir bölge ise, bol yağışlı olmuştur. Kuraklık; bir bölgede ki nem miktarının geçici dengesizliğinden kaynaklanan su kıtlığıdır. Doğal bir iklim olayı olan kuraklık herhangi bir zamanda ve yerde meydana gelebilir. Genellikle yavaş gelişir ve sıklıkla uzun bir dönemi kapsar.


Kuraklık; kıtlıklara, hastalıklara, doğal yaşamın bozulmasına, ülkelerarası gerginliklere hatta savaşlara ve göçlere sebep olur. Dünyada; kuraklığın önlenmesi, kurak bölgelere çözüm getirilmesi ve buradaki canlılara yardımcı olunması için faaliyet gösteren çeşitli örgütler bulunmaktadır. Ancak onların bu çalışmalarına destek vermek yeterli değildir. Biz bireysel olarak da bu konuda bize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Kaldı ki; aslında geleceğimizden bahsediyoruz… Bu yüzden öncelikle herkes kendi yaşam alanında bu konuyla alakadar olmalıdır. Kuraklığın geleceğini bilip buna uyum sağlamalı ve kendince önlemler almalıdır.


Peki, neler yapabilirsiniz?

 

  • Meyve ve sebzeleri suyun altında yıkamak yerine, su dolu bir kapta yıkayın. Bu yöntemle 4 kişilik bir aile yılda 18 ton su tasarrufu sağlayabilir.
     
  • Dört kişilik bir ailenin bulaşığını elde yıkarsanız 84-126 litre su kullanırsınız. Oysa aynı bulaşığı bulaşık makinesi 12 litre su ile yıkar. Bu yılda 26- 40 ton tasarruf sağlar. Bulaşık makinası kullanın.
     
  • Dişlerinizi fırçalarken, bulaşık yıkarken ya da tıraş olurken, açık bırakılan musluk, dakikada yaklaşık 15-20 litre suyun (yılda 12 ton) boşa akmasına sebep oluyor. Musluklarınızı gereksiz yere açık bırakmayın.
     
  • Banyo yerine, duşu tercih edin. Bir duşta ortalama 50 litre su, bir banyoda 150 litre su tüketilir. Tek bir kişi yılda ortalama 49.140 litre suyu tuvaletlerde tüketir. Duşu 1 dakika azaltmak, yılda 4 - 5 ton tasarruf sağlar!
     
  • Bozuk musluklardan ve tuvaletlerden sızan su, evinizdeki toplam su tüketiminizi arttıracaktır. Musluklarımızı, sifonlarımızı, daima bakımlı tutun. Bozuk olanları hemen onarın, saniyede bir damla akan su, yılda 3 metreküplük yani 3 tonluk bir tüketime tekabül eder. Musluklara ve duş başlıklarına takılan, su akışını azaltırken, basıncı artıran yeni sistemleri tercih edin.
     
  • Çamaşır ve bulaşık makineleri bir defada ortalama 40 litre su tüketmektedir. Çamaşır makinesini tam doldurarak, kısa programları tercih edebiliriz. Çamaşır ve bulaşık makinesi satın alırken, su ve enerjiyi verimli kullanan modelleri tercih ediniz.
     
  • Sifonun bir kez çekilmesi ile 10 lt su harcanır. Yeni teknolojiler sayesinde, standart modellere göre %60 daha az su tüketen klozetler bulunmaktadır. Rezervuarların boyutunu küçültebiliriz. 12-20 litrelik yerine, 6-7 litrelik, kademeli rezervuarları tercih edebiliriz. Sifon çekildiğinde, suyu renklendirsin ve temizlesin diye tuvalete asılan maddeleri kullanmayalım. Bunlar kanalizasyona karışarak su kirliliğine yol açar.
     
  • Otomobilimizi ve balkonlarınızı hortumla yıkamak yerine, kova ve sünger kullanarak temizleyebiliriz. Hortumla yıkama, yaklaşık 550 litre su kullanımı demektir.
     
  • Su basmasını engellemek için, evden uzun müddet ayrılırken ana vanayı kapatmak iyi bir tedbirdir.
     
  • Sıcaklığın arttığı yerlerde sıcağı seven bitkiler, kuraklığın arttığı yerlerde kuraklığa dayanıklı çeşitler yetiştirin.
     
  • Su tasarruflu ürünler kullanarak su tüketiminizi azaltın.
     
  • Bahçenizi sabah ya da öğleden sonra geç saatlerde sulayın. Bu şekilde suyun buharlaşarak israf edilmesini önlemiş olursunuz. Yalnızca ihtiyaç halindeki yerleri sulayın. Mümkünse yağmur suyu depoları kullanarak, sulama işlemlerinizi bu depolardan gerçekleştirin.
     
  • Su sayaçlarınızı takip ederek su sızıntısı olup olmadığını düzenli olarak kontrol edin.
     
  • Gri su kazanımını sağlayın ve atık su değerlendirilmesini destekleyin.
     

Başta dediğimiz gibi; gidişatın farkına varıp, ben bunun için ne yapabilirim diye düşünüp harekete geçmek yapabileceğimiz en önemli şey. Gelin hep beraberce bu dünyayı su zengini bir dünyaya dönüştürelim. Kurulmuş olan bu mükemmel düzeni koruyalım. Suyumuzu doğru yerde doğru şekilde kullanalım.


Boş yere harcanan her bir su damlası tükenen geleceğimiz olmasın.


Ne zaman ki kuraklık başlar, işte o zaman yukarıdaki önlemleri almaya gerek kalmaz ve işimiz biter.


Yukarıdaki önlemleri gündelik hayatınızda uygulayarak işe başlayabilirsiniz. Ayrıca, bu yazıyı sosyal platformlarda paylaşarak daha çok kişinin bilinçlenmesini sağlayabilirsiniz.

Paylaş: